Kız Kulesi
Tarihi kanıtlara baktığımızda kız kulesinden ilk olarak M.Ö. 410 yılında söz edildiğini görüyoruz. Atinalı komutan Alkibiades tarafından inşa edildiği söyleniyor. İstanbul’un tarihine eş bir tarih yaşamış ve bu kentin yaşadıklarına görgü şahitliği yapmıştır. Hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan kız kulesi, İstanbul Boğazı‘nın Marmara Denizi‘ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler.
Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmud‘un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır.
Kız kulesi birçok amaçla kullanılmıştı;
1143 ve1178 yıllarında Bizans tarafından şehri savunmak için birisi bu adacıkta, diğeri de Topkapı Sarayı’nın plaj alanında olmak üzere iki kule inşa ettirilmiş. Düşman gemilerinin Boğaz’a girmesini ve ticaret gemilerinin de vergi ödemeden geçmesini önlemek için de bu iki kule arasına zincir çekilmiş.
Dönemin de ise adacıktaki kule zaman zaman yıkılmış ve yeninde onarılmış ve İstanbul’un fethi esnasında Venedikliler tarafından şehri savunmak için üs olarak kullanılmış.
1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra ise Fatih Sultan Mehmed buradaki küçük kuleyi yıktırmış ve yerine taştan yapılmış ve içerisine top yerleştirilmiş yeni bir küçük kule inşa ettirmiş.
1719 yılında aydınlatma için kullanılan bir fenerden sıçrayan alev nedeniyle yanan Kız Kulesi, şehrin baş mimarı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış. Bu onarım esnasında üzerine camlı köşkle kurşunla kaplı bir kubbe oturtulmuş ve kule neredeyse yeniden inşa edilmiş
1830-1831 yıllarında kız kulesi, şehirde veba salgının yayılmasını önlemek üzerine karantina hastanesine dönüştürülmüş. 1836-1837 yıllarında da yaklaşık 30 bin kişinin vebadan öldüğü dönemde bazı hastalar burada adacık üzerine kurulmuş küçük bir hastanede izole edilmiş.
1833 yılında geçirdiği büyük restorasyon sonrasında Osmanlı-barok mimari tarzında bugünkü şeklini almış.
Kız Kulesi’nin ayrıca antik Yunan, Bizans ve Osmanlı döneminden gelen üç efsanesi bulunuyor bu efsanelerin en çok bilinenini anlatmak isterim;
İlk efsaneye göre Bizans krallarından birinin kızı olmuş ve kız hakkında bir kehanet ortaya atılmış. Prenses, 18 yaşında bir yılan tarafından sokularak ölecekmiş. Bunu duyan kral, denizin ortasındaki adada bulunan kuleyi restore ettirerek prensesin yaşayabileceği bir alana dönüştürmüş. Prenses 18 yaşına gelince hizmetçilerin getirdiği bir üzüm sepetinin içine saklanan yılan adaya ulaşmış ve prensesi sokarak öldürmüş. Ancak yine efsaneye göre yılan prensesi ölümünden sonra dahi rahat bırakmaz, tabutun üzerinde yılanın ısırığıyla oluşan 2 delik olduğu halen anlatılır.